Allah, su gördügünüz gökleri direksiz yükseltendir…
13 Rad Suresi 2
Kuran'in, Peygamberimiz dönemindeki bilgi seviyesiyle söylenmesi mümkün olmayan bilimsel gerçekleri söylemesi, mucizevi yönlerinden biridir. Bu kitabimizda bu mucizeleri göstermeye çalisirken, daha çok son yüzyilda veya son yüzyillarda ancak anlasilabilen bilimsel gerçeklerin, 1400 küsür yil önce söylendigine yer verdik. Peygamberimiz dönemindeki arastirmalarla, gözlemlerle bilinmesi imkansiz olan bilgilerden biri yukaridaki ayetteki ifadedir. Fakat bu gerçek diger basliklarimizdaki konular gibi son asirlarda kesfedilen bir olgu degildir. Insanlar çok uzun zaman önce gökyüzünün direkler üzerinde yükselmedigini ögrendiler. Fakat Kuran'in indigi dönemde, toplumun böyle bir ortak kanaati yoktu. Kuran'in indigi dönemden sonra bile gökyüzünün Dünya'nin iki ucundaki daglara yaslandigi fikrine inananlar vardi.
Örnegin Yeni Amerikan Incili'nin eski baskilarindan birinde gökyüzü tersine çevrilmis bir tasa benzetilmektedir ve gökyüzü direklerle ayakta durmaktadir (Bakiniz The New American Bible, St Joseph's Medium Size Edition, sayfa 45) Ibni Abbas (ölümü Hicri 68 / Miladi 687), Mücahid (ölümü Hicri 100 / Miladi 718), Ikrime (ölümü Hicri 115 / Miladi 733) gökyüzünü ayakta tutan direklerin (daglarin) varligina inaniyorlardi. Bu sahislar, Kuran'in ayetinin sadece görünen kismi belirttigini, görünmeyen alanda gökleri ayakta tutan direklerin var oldugunu savundular. Gökyüzünün, Dünya'nin ucundaki daglara yaslandigi fikrini, Babilliler gibi tarihte savunan topluluklar oldu. Peygamberimiz'in yasadigi dönemde insanlar, yeryüzünün küre seklinde oldugunu ve yeryüzünde her iki yöne gidilince, yine ayni noktaya gelinebilecegini bilmiyorlardi. Bu yüzden gökyüzünün direkler üzerinde yükseldigi veya yükselmedigi iddiasi Peygamberimiz'in içinde bulundugu dönem için belirsiz, bilinemez, ispatlanamaz bir iddiadir. Kendi döneminde bilinmeyen ve süpheli bir konuyu, dogru olarak açiklamasi Kuran'in bir mucizesidir. Kuran'in belirttigi bu gerçek, Peygamberimiz'in zamaninda ispatlanamadigi için, Kuran'daki bu ayetin varligi Peygamberimiz'e bir avantaj saglamamaktadir. Hatta bu ayet, o dönemde ispatlanamaz oldugu için bu ayetin ifadesi yüzünden Kuran'a itirazlar yöneltilmis olmasi da mümkündür. Kuran'i Peygamberimiz'in yazdigi iddiasini ileri sürenlerin, Peygamberimiz'in dönemindeki kanaatlere karsin Kuran'da niye böyle bir ifade geçtigini açiklamalari mümkün olmayacaktir. Kuran'daki anlatimlarin degerini daha iyi kavramamiz için Peygamberimiz'in dönemine hayalen gidip, o dönemin insanlarinin kafa yapisini anlamaya çalismamizin gerekliligi bu konuyla da anlasilmaktadir. Kuran, uçaklarin, arabalarin olmadigi, Dünya'nin ne seklinin bilindigi, ne de haritasinin oldugu, çogunlugun okuma yazma bilmedigi bir ortamda vahyedilmistir. Kuran'i, Peygamberimiz'in, ya da Peygamberimiz dönemindeki insanlarin yazdigini söyleyenlerin iddialarina karsi bu tabloyu hatirlatalim. Eger, Kuran'in ifade ettigi bu konularin, o dönemde söylendigini göz önünde bulundurursak, Kuran'in mucizelerini daha iyi anlayacagimiz kanaatindeyiz.
GÖKYÜZÜ NASIL DURUYOR
Binlerce yillik Dünya tarihinde insanoglu Atmosfer'in niteliginden, faydalarindan, yasamimiz için olmazsa olmaz sart olmasindan habersiz yasadi. Tüm tabakalariyla Atmosfer denen gaz toplulugu nasil olmustur da bir araya gelmistir? Nasil oluyor da sabit kaliyor? Gökyüzünün koruyucu bir tavan olmasi (19. bölüm), geri döndürücü özellikleri (20. bölüm), ayri tabakalardan olusmasi ve her tabakanin kendi görevlerini yerine getirmesi (17. bölüm) gibi, gökyüzünün direksiz bir sekilde durmasi da (21. bölüm) Allah'in muhtesem sanatin bir sonucudur.
Günes sistemimizin gezegenlerinde yapilan arastirmalar, hiçbir gezegenin çevresinde yasami olanakli kilacak bir Atmosfer olmadigini göstermistir. Dünya'mizin çevresindeki Atmosfer'in varligi ve daha da önemlisi bu Atmosfer'in yasam için her türlü olanagi saglayacak, yasami koruyacak sekilde yaratilmasi; Allah'in içinde bulundugumuz Dünya'yi, yasami burada yaratmak için seçtiginin bir delilidir.
Gezegenin yüzeyinde, yakinlarinda ortaya çikan gaz molekülleri süratli bir sekilde hareket eder. Eger gezegenin çekim gücü bu sürate üstün gelirse, gezegen gaz moleküllerini çeker ve gezegenin yüzeyi gaz moleküllerini emer. Eger gaz molekülleri süratle hareket ederlerse ve gezegenin çekim alanindan kurtulurlarsa, uzaydaki seyahatlerine devam ederler. Görüldügü gibi Atmosfer ve buna bagli olusan dengeler, Dünya'nin olusumundan sonraki bir asamada meydana gelmistir. Bu da Kuran'in "Gögü yükseltti ve dengeyi koydu" (55Rahman 7) ayetinde belirtilen, gögün sonradan olusmasi ve dengenin kurulmasi ile ilgili ifadelerle mucizevi bir sekilde uyumludur. Gaz moleküllerinin Dünya'mizin çevresinde oldugu gibi bir Atmosfer seklinde olusmasi ve durmasi çok düsük olasiliktaki bir dengenin saglanmasiyla mümkündür. Bu denge, yerkürenin çekimiyle gaz moleküllerinin hizinin tam bir dengede durmasi halidir. Allah gökyüzünü direksiz yükseltirken böyle hassas bir denge saglamistir. Fakat is bununla bitmemektedir. Bu dengenin saglanmasi kadar sürekli devam etmesi de gereklidir. Allah yeryüzünü ve Atmosfer'i yaratirken bunun devami için gerekli tüm dengeleri de kurmus ve bu dengenin devamini saglamistir. Bilimin ilerlemesiyle ögrendigimiz bu dengenin sürekliliginin önemine, Kuran söyle isaret etmektedir:
Allah gökleri ve yeri yok olmasinlar diye tutuyor...
35 Fatir Suresi 41
Bu denge için çok fazla verinin ayarlanmasi zorunludur. örnegin yerkürenin Günes'e göre konumunun ayari önemlidir; çünkü bu ayar sayesinde yeryüzünün isi dengesi saglanacaktir ve de bu gaz moleküllerinin hareketini etkilemektedir. Yeryüzünün dönüs hizi da yine isinin homojenligi açisindan önemlidir. Bu dönüs hizlanirsa Atmosfer dagilir, yavaslarsa homojenlik bozulur, çünkü arka yüzdeki Atmosfer toprak tarafindan emilir. Atmosfer'in devami için ekvator ve kutup bölgeleri arasindaki isi farki da, bu isi farkindan ortaya çikacak hava akimlarinin korkunç sonuçlarini önleyen Himalayalar'daki, Toroslar'daki, Alpler'deki sira daglar da çok önemlidir. Siradaglar yerküremizin yüzeyinde rüzgarlari bloke ederek, soguk havayi yüksek kesimlerde toplayarak dengenin korunmasina katkida bulunurlar. Ayrica Atmosfer'imizin bilesimindeki gazlar da Atmosfer'in devami için önemlidir. örnegin Atmosfer'de yüzde olarak çok az miktarda bulunan karbondioksit, topragi gece yorgan gibi örterek isi kaybinin olmasini önler. Atmosfer için yüzey isisinin kararli kalmasi, gece isi kaybinin önlenmesi önemlidir. Görüldügü gibi siradaglarin varligindan karbondioksitin yaratilmasina, Dünya'nin büyüklügünden Günes'e konumuna, yüzey isisinin dengelenmesinden Atmosfer'deki gazlarin hizlarina ve özelliklerine kadar her sey çok ince bir sekilde, birbirleriyle baglantili olarak ayarlanmis ve bu sayede gögün direksiz yükselmesi mümkün olmustur. Tüm bu yaratilislar ve buraya sigdiramadigimiz birçok ince olusum sayesinde Atmosfer, Dünya'nin çekimiyle Dünya'ya yapismadan, kendi hizina ragmen Uzay'a dagilmadan, tepemizde durmakta ve bize hizmet ettirilmektedir.
...Bunlarda aklini çalistiran bir topluluk için elbette deliller vardir.
13 Rad Suresi 4
Gökyüzünün yasamamizi mümkün kilacak sekilde var olmasi, Yaratici'mizin her seyi çok mükemmel sekilde planlamasi sayesindedir.
Alinti
RABBİM büyüktür hikmet sahibidir anlayana...