2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: Musalla taşı

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 60.713, Level: 100
    Points: 60.713, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 0%
    Overall activity: 0%
    Achievements
    ArzuNur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Vip Özel Üye
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    9.488
    Points
    60.713
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    27

    Musalla taşı

    Bir zamanlar bir psikoloji kitabında okuduğum bir bölüm vardı...

    Hayatın ve getirilerinin kıymetini anlamak için tavsiye edilen bir metod vardı içinde..

    Deniyordu ki; "arada bir, çok bunaldığınızda,hayatın sizin için çekilmez hale geldiğini düşündüğünüzde kendinize 10 dakika ayırın ve kendi cenaze töreninizi düşünün"...

    Cümleyi ilk okuduğumda çarpılmıştım...
    Ben girişin akabinde pozitif bir gelişme ve tavsiye bekliyordum...

    Ama " kendi ölümümüzü ve cenazemizi " düşünmemiz tavsiye ediliyordu...

    Tüylerim diken diken oldu ve yazarın saçmaladığını düşündüm o an...
    Ama önyargı düşmanı biri olarak okumaya devam ettim...

    Diyordu ki; " bunları düşündüğünüzde dünyadaki yerinizi, dünyayı terkettiğinizde oluşacak boşluğu, sevdikleriniz ve sizi sevenler için öneminizi anlayacaksınız...

    Özellikle insanların sizin için neler söyleyeceklerini, onlar için ne ifade ettiğinizi hissetmeye çalışın...

    O andan geriye dönme şansınız olmadığını, hayat denen kredinizin bittiğini ve onlara yanıt verme şansınız olmadığını düşünün...

    Tekrar sarılma, bir kez daha öpme ihtimalinizin bittiğini hissedin...

    Dünyadaki küslüklerin, ayrılıkların, kavgaların
    yanında bu acının ve geri dönülmezliğin korkunç
    çaresizliğini yaşayın...

    Bırakın canınız yansın,
    bırakın alevler içinde kavrulsun tüm ruhunuz...

    Orada, o musalla taşında düşünün kendinizi...

    Seyredin şu an çevrenizde olanların yüz ifadelerini...

    Akıllarından ve yüreklerinden geçen
    cümleleri hayal edin...

    Kitaba devam etmeden bıraktım kenara ve gözlerimi kapatıp aynen düşünmeye başladım...

    Eşimi, oğlumu, annemi, babamı, kardeşlerimi ve diğer tüm çevremi oturttum tek tek kendi cenaze törenimdeki yerlerine...

    Birer birer yerleştirdim tabutumun çevresine hepsini...

    Hayatımda çok nadir bu kadar canım yanmıştı...

    Görüyordum işte "babaaaa..." diye ağlayan biricik oğlumu...

    Eşim kucağında "ağlayan emanetimle" ayakta durmaya çalışıyordu per perişan...

    Koca çınar babacığım, belli belirsiz dualar okuyordu,
    o gözümden hala gitmeyen vakur duruşuyla...

    Annem, ciğerinden bir parça canlı canlı koparılmış gibi
    hem içine hem dışına akıtıyordu gözyaşlarını...

    Kardeşlerim, akrabalarım
    "çok erken gitti, doyamadı oğluna.." diyordu acıyan ses tonlarıyla...

    Ve dostlarım... Onlar da şaşkındı...

    Bazısı "daha dün birlikteydik, nasıl olur.." diyordu...

    Bunları seyredip onlara "hayır ölmedim, burdayım.."
    demek istedim hayal olduğunu unutup...

    Sonra anladım yazarın ne demek istediğini daha devamını okumadan kitabın...

    Farkındalık önemli bir kavramdır psikolojide...

    Belki de hiç aklımıza gelmeyen ve gelmeyecek bir farkındalığı göstermek istemişti yazar...

    Kitabı okumaya ne gücüm kalmıştı, ne de isteğim...

    Almam gereken dersi ve mesajı almıştım...

    Şimdi ne kitabın adını ne de yazarı hatırlamıyorum...

    Şu an bunları yazarken bile çok kötü oldum...

    Bu olayda tek farkındalık da yok üstelik...

    Biraz kendime geldikten sonra devam ettim
    hayatımın en zor hayaline...

    Sırada çevremdekilerin ölümümün akabinde
    neler söyleyecekleri vardı..

    Usulen ve nezaketen söylenenlerin dışında...

    Onlarda bıraktığım izleri,
    yaşananları ve yaşanamayanları elden geçirerek
    ben konuşturacaktım hayalimde...

    İçlerini okuyacaktım, senaryo bana ait olarak...

    Yaşarken neler yazmıştım, ölümümle neler okuyacaktım...

    Gerçek duygularıydı ulaşmaya çalıştığım, ölüm acısının etkisiyle girilen duygusal mod değildi, deşifre etmem gereken metin...

    Canım oğlumun söyleyecek çok şeyi yoktu...

    Özleyecekti, yokluğumu hissedecekti..
    Ağlayacaktı aklına geldikçe...

    Belki ölümün ne anlama geldiğini hissedecek yaşa gelinceye kadar
    sıradan bir üzüntünün ötesine geçmeyecekti duyguları...

    Ama hayal bu ya, 18-20 yaşına getirdim 2 saniyede oğlumu...

    "hayal - meyal hatırlıyorum be baba seni...

    Keşke şimdi yaşıyor olsaydın da erkek erkeğe sohbet etseydik seninle...

    Bak mezuniyet törenimde de babasızdım...

    Askere giderken kimin elini öpeceğim senin yerine...

    Diyecek canı yanarak bir köşede...

    Sevgili eşim... Benim muhteşem hatunum...
    Nasıl dayanır bensizliğe?...

    O ki, benim için her şeyini feda edip koşmuştu bana...

    Hayatının tek adamı şimdi toprak olacaktı...

    Bir daha " Seni seviyorum " diyemeyecekti...

    Bir daha hevesle açamayacaktı çalan kapıyı...

    Ve her gelen gece bensizliğini haykıracaktı yüzüne...

    Her sabah da bensiz başlayacaktı koca gün...

    Tek cümlesi takıldı o an içime;

    " Oyunbozanlık yaptın be böceğim, hani beraber ölecektik ?..."

    Babam-annem,o bugüne kadar evlat olarak
    mutlu edecek hiçbir şey yapamamanın acısıyla
    kahrolduğum güzel insanlar...

    Helaldi şüphesiz hakları...

    Bilerek hiç kırmamıştım onları...

    Üzerine titredikleri evlatları onlardan önce göçmüştü işte önlerinde ve dualarına muhtaçtım....

    Kaç anne ve babanın çekebileceği bir acıydı ki evladının cenazesinde bulunmak...

    Herhalde insanın uzun yaşadığına üzüldüğü nadir
    anlardan olsa gerek...

    Diğerlerine geçmiyorum...

    Bu yazıyı şu an yazıp sizlerle paylaştığıma göre
    "diğerlerine" artık sizler de dahilsiniz...

    Düşünün, bir gün bir mail ulaşıyor mail-boxınıza "ölmüş“ diye...

    Sizler kimbilir neler düşünür ve yazardınız...

    Eşim şu an yanımda ağlıyor, sanki gerçekmiş gibi...

    Oysa ki yazarın amacı "Yaşamanın ve hala nefes alıyor almanın kıymetini" göstermekti...

    Benim de öyle...

    Lafı çok uzattım farkındayım...
    Ama dediğimiz çözümü zor süreç 2 satırla özetlenemeyecek
    kadar girintili çıkıntılı...

    Ben o gün kurduğum o hayalle,
    canımın tüm yanmasına rağmen
    YENİDEN DOĞDUM...

    Bilgisayar diliyle "format attım hayatıma"...

    Sahip olduklarımın farkına vardım ve hala nefes alıyor olduğum için şükrettim...

    Gözlerimi açtığım anda o kötü ve acı sahne bitmiş, oyun perde demişti...

    Peki ya hayal değil de, gerçek olsaydı ve perde bir daha açılmamak üzere kapansaydı...

    İşte bu final bu yazıyı buraya kadar okumanıza değmiş olmalı...

    Belki gerildiniz, kötü oldunuz ama devamını getirirseniz buna değer bence...

    Ben bu akşam melankoliğim ve biraz abartmış olabilirim...

    Hani sanatçı ve şairiz ya ondandır belki...

    Bence bu yazıyı sadece okuyarak bırakmayın...

    LÜTFEN ARADA BİR,

    BURADAN ALDIKLARINIZI TARTIN,

    DÜŞÜNÜN VE HAYATINIZI GÖZDEN GEÇİRİN...

    Ölümün kime ve ne zaman geleceğini

    Yüce Allah' tan başka bilen yok...

    İşte bu yüzden hazır yaşıyorken ve

    nefes alıyorken yapabileceklerinizi yapın,

    ertelemeyin...

    Bilerek - bilmeyerek

    kırdığınız kalpleri tamir edin...

    Sizi sevenlere ve sevdiklerinize

    daha fazla zaman ayırın...

    Ve en önemlisi;

    VERDİĞİ-VERMEDİĞİ,

    ALDIĞI-ALMADIĞI HERŞEY İÇİN,

    TEKRAR TEKRAR ŞÜKREDİN YÜCELER YÜCESİ YARADAN'A


    alıntı
    (CAN DÜNDAR)

    Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur...




  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 18.904, Level: 87
    Points: 18.904, Level: 87
    Level completed: 11%,
    Points required for next Level: 446
    Level completed: 11%, Points required for next Level: 446
    Overall activity: 7,0%
    Overall activity: 7,0%
    Achievements
    yagmurdamlasi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Sitemizin Ninesi
    Üyelik tarihi
    Jan 2009
    Mesajlar
    2.304
    Points
    18.904
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    19

    Standart Cevap: Musalla taşı

    Bilerek - bilmeyerek

    kırdığınız kalpleri tamir edin...


    Sizi sevenlere ve sevdiklerinize

    daha fazla zaman ayırın...

    Ve en önemlisi;

    VERDİĞİ-VERMEDİĞİ,

    ALDIĞI-ALMADIĞI HERŞEY İÇİN,

    TEKRAR TEKRAR ŞÜKREDİN YÜCELER YÜCESİ YARADAN'A

    hadu senalar olsun rabbime

    allah razı olsun arzunurum
    Yuvasız Kuşa Bile Dal Verip Yuva Kurduran Rabbim...Hakkımızda En Hayırlısı Neyse Bizlere de Onu Nasip Eyle. AMİN..


Benzer Konular

  1. Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 03.09.08, 10:15
  2. Hela Taşı Ve Sigara
    By SiLa in forum komik olaylar,ve fıkralar
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 02.08.08, 14:23
  3. Diş taşı (tartar)
    By BuRaK in forum Diş Sağlığı
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 13.07.08, 14:28

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •