Son günlerde başörtülülerin örtüleri tartışılıyor.
"Yok öyle olmalı. Yok böyle olmamalı" diye her kafadan bir ses çıkıyor.
Esasen örtünün neden, niçin emredildiği ve nasıl olması gerektiğini Kur'an belirliyor.
Kur'an'ın örtü ayetinin tefsirini yapan Bediüzzaman, "Lem'alar" adlı eserinin 24. Lem'asını "Tesettür Risalesi" olarak kaleme alır. Ahzab suresinin 59. ayetinin tefsirini yapar.
Örtünün farz ve kadının fıtratında olduğundan söz eder. Örtünün hikmetlerinden bahsederek, kadın psikolojisine olan yararlarına dikkatleri çeker.
Özellikle tesettürün aileye olan yansıması üzerinde durur. Eşler arasındaki, muhabbet, sadakat ve güven duygusunun tesettürle bağlantılı olduğuna vurgu yapar. Kadının tesettürle esarete girmediğini bilakis, hür ve özgür olduğunu söyler.
"Tesettür ile namahremin iştihasını açmamak ve tecavüzüne meydan vermemek için zayıf hilkati emreder" derken, kadının sadece bir "cinsel obje" olmadığını, dişiliğiyle ön planda olmayıp erkek gibi bir kişiliğinin olduğunu vurgular. Yani kadını erkekle eşit duruma getirir. .
İçtimai hayatta kadın, alabildiğine açık saçık giyinerek sadece dış güzelliğini öne çıkardığında erkekten farklı olmakta, yani bakış açısı değişmektedir. "Güzel ama kafası çalışmaz" konumuna gelebilmektedir.
.Maalesef, günümüzdeki tüketim ekonomisi kadını reklamlarda "cinsel obje" olarak kullanmaktadır.r.
Bu kadın hukukuna başlı başına tecavüzdür. Reklam ağları tarafından sömürülmesidir.
Demek ki, tesettür sadece bir bez parçasını vücuda sarmak değildir. Kadının hem cisminin hem de ruhunun güzelliklerini yabancı erkeklere karşı örtmesidir. Nûr Sûresi, 31. âyet, kadının yabancı erkeklere ziynetlerini/süslerini (ve ziynet yerlerini) göstermesini yasaklar.
Buradaki ziynetin içine, kadının fiziğinin güzelliğiyle birlikte onun kadınlığa mahsus hal ve hareketleri de girmektedir.
Örtüden maksat kadının cazibesini örtmektir. Eğer onu cazip kılan şey alımlı ve şatafatlı örtü ise bu da tesettür yerine geçmez.
Fiziğin örtünmesi, kalın, bol dış kıyafetler ve cazibesi olmayan başörtülülerle el ve yüz harici bütün bedenin örtülmesidir.
Ruhun örtülmesi ise, girdiği erkek ortamında kadınlığının cazibesini gizlemesidir. Yürümesi, oturması, kalkması, konuşması, bakması ve gülmesi gayet sade, ağır başlı ve vakur olmalıdır. Yani başörtüsünün ağırlığı davranışlarına yansımalıdır.
Erkek arkadaşlarının yanında bacak bacak üstünde, elinde sigara, kahkahalar atan kadının başındaki örtü, tam bir örtü değildir. Dışını örtmüştür ama ruhu açıktır. Bu durumsa tesettürün ruhuna aykırıdır. Hem tesettüre riayet etmemiş olur, hem de İslam'a ve Müslümanlara tenkit kapısını açar.
Başını örtüp altına kot pantolon , ya da daracık etek gömlek giyen, çıplak ayağına fantezi ayakkabı geçirip, teni gösteren incecik çorapla sokakta laubali hareketler yapan kadın, oruç tuttuğu halde gıybet edip, yalan söyleyerek, insanlara kötülük yapan insan gibidir.
Halbuki oruç tutmak mideyi aç bırakmak değil, gözü haramdan, dili gıybetten ve vücudun diğer azalarını günahlardan korumaktır.
Cenab-ı Hak ayet-i kerimede peygambere hitaben "...hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle, evlerinden çıktıklarında dış örtülerini üzerlerine alsınlar" derken kadının fiziksel örtünmesine dikkat çekiyor.
Sonra da "(bu, onların iffetli bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini daha iyi sağlar' buyurarak kadının ahlaki açıdan taciz edilmesine engel olacağına vurgu yapıyor.
Çünkü başörtülü de olsa sokakta alabildiğine laubali hareketler yapan, kahkahalar atarak dikkatleri üzerine çekecek davranışlar içinde bulunan kadın, hemen çevresinin ilgisini çekerek yabancı erkeklerin fiili ve sözlü tacizine maruz kalır.
Ama böyle bir ahlaki yozlaşma içinde olmayan ağır başlı ve iffetli bir hanım, kimsenin tacizine maruz kalmaz. Herhangi bir tacize maruz kalmayan kadınsa hür ve özgürdür
Tesettür, sadece fiziksel örtünme olmayıp , kadının toplum içinde ahlaki davranışlar içinde olmasına vasıta olduğu gibi; ahlaki boyutunun artması için de bir reflekstir. Onun, ahlaki boyutu aşan aşırı davranışlar içinde olmasını engellemekte ve :
"Mademki ben, Allah için örtünüyorum öyleyse , Allah'ın istediği gibi bir kul olmalıyım" düşündürür. İffet, takva ve Allah'ın hoşuna gidecek amelleri işlemeye doğru meylettirir.Takva sahibi olması için tetikleyici güç olur......Gülay Atasoy