Ayetlerin, hadislerin tekrar ederek hatırlattıkları temel ölçümüz şudur:
- Birinin günahından başkası sorumlu tutulamaz!
(İsra/15)


Evet, birinin günahından başka biri suçlanamaz, sorumlu tutulamaz. Hatta babanın günahından evlat, evladın günahından da baba sorumlu tutulamaz, sorguya çekilemez.


Çünkü günahlar, hatalar şahsîdir. Akrabalara, konu komşulara taksim ve teşmil edilerek işlemedikleri suçtan dolayı yakınlar töhmet altına alınıp itham edilemez.


- Bu ölçü kime göre böyledir?


- Kendini Müslüman bilene, inandığı İslam'ın koyduğu bu tartışılmaz ölçüyle amel edene göre böyledir. Biz ise inandığımız İslam'ın koyduğu bu temel ölçüye tarih boyunca hep sadık kalmış, amel eden Müslümanlardan olmuşuz.


Bu sebeple bize düşmanlık edip ihanette bulunanlar, işledikleri suçlarının şahsî sorumlusu olurlar. Şahsen sorumlusu oldukları suçlarının cezalarını da kendileri şahsen çekmeye mecbur kalırlar.


Ancak, onların suçuna iştirak etmeyen babalarına, analarına, kardeşlerine, aile ve komşularına biz kardeşlerimiz olarak bakar, (tarih boyunca olduğu gibi) yine bağrımıza basmaya devam eder, kardeşlik duygumuza aykırı düşecek en ufak incitici bir soğuk davranışa yönelemeyiz.


Şayet bu vazgeçilmez vasfımızın aksine davranarak, kardeşlerimizi incitici bir tutum içine girersek, din kardeşliğine itaat değil ihanet etmiş oluruz, kardeşliği kuvvetlendirme yerine düşmanlığı körüklemeye yönelen münafıkların ekmeğine yağ sürmüş, bekledikleri çözülmeye hizmet etmiş sayılırız.


Şuurlu Müslüman ise kardeşlerini incitip de düşmanı haline getirecek bir saygısızlığa elbette yönelmez. Zira İslam'ın kesin olan hükmünü Müslüman hiç unutamaz:


- Hata kimin ise ceza da onundur, onun şahsına mahsustur, akrabalarına, yakınlarına, aşiretlerine, soydaşlarına teşmil edilemez, kardeşliğimiz yaralanıp zedelenemez.


Bu tartışılmaz özelliğimizi böyle hassas devrelerde herkes daha çok hatırlamalı, bu vazgeçilmez vasfımızı unutanlara da hatırlatıp gereken hassasiyeti göstermelerini sağlamalılar.


Nitekim sahabelerin birçoğunun çocukları karşı tarafta, Ebu Cehil'in yanındaydılar ilk devrelerde. Hiçbir Müslüman, oğlunun Ebu Cehil'in yanında oluşundan dolayı babasına, anasına, akrabalarına, aşiret ve kabilelerine karşı beslediği dostluk ve kardeşlik duygusunu azaltıp da hürmet ve sevgide kusur etmedi. Edemezdi de. Çünkü inandığı İslam'ın koyduğu ölçüyü biliyorlardı:



- Oğlunun günahından babası, anası sorumlu tutulamaz, akraba ve aşiretleri töhmet altına alınamaz. Yani, doğuda biri yanlış yaparsa, batıdaki soydaşı onunla suçlanamaz!



Ancak, tarih boyunca görüyoruz ki, böyle hassas dönemlerde münafıklar hemen devreye giriyorlar, kardeşi kardeşe düşman yapmak için oyunlar oynamaya, tuzaklar kurmaya başlıyorlar. Maalesef kardeşi kardeşe düşman yapmakla da kalmıyor, birbirine kırdırmayı dahi başarabiliyorlar. Cemel vak'asında Seluloğulları'nın oynadıkları kanlı oyunları bir hatırlayın lütfen. Akşam anlaşan tarafların sabah barış anlaşmasını imzalayacaklarını öğrenen münafıklar, gece ansızın bir tarafa baskın düzenlerler, öteki taraf da oyuna geldiğini zannederek bu baskına karşı koyar, sabaha kadar kardeşler birbirinin oluk oluk kanlarını akıtmaktan çekinmez hale gelirler.


Şimdilerde de böyle hassas bir devreden geçiyoruz. Dostluk ve kardeşliğimizi zedeleyecek yanlış anlaşılabilir kaba saba tutum ve davranışa asla izin verilmemelidir. Tam aksine daha sevecen davranmalı, daha sıcak ilgi gösterip irtibat kurmalı, yanlış anlaşılmayı önleyecek her türlü yakınlığı ve yardımı göstermeli, kardeşliğimize şüphe ile baktıracak davranış ve sözlerden ciddi şekilde uzak kalınmalıdır.


Unutulmamalı ki; bu defa harici münafıklar da devredeler.


Suret-i haktan görünerek bizi birbirimize düşürmeye yönelmiş bulunmaktalar. Ama bunlara karşı bizi uyaran Rabb'imiz de ikazını yapmış bulunmaktadır:



- Hiçbir suçlunun günahı başkasına yüklenemez, akrabası dahi olsa işlemediği suçtan sorumlu tutulup suçlanamaz! (Fatır/18).


Bu sebeple suçlar şahsî, kardeşliğimiz bâkîdir. Tahrike kapılıp da kardeşliğimize gölge düşürecek bir soğuk davranışa giremeyiz, fırsatçıların bekledikleri istismar malzemesini kendi elimizle onlara sunamayız. Meşhur uyarı ifademizle: Aman dikkat!


alıntı