4 sonuçtan 1 ile 4 arası

Konu: Kalem suresİ

    Share
  1. #1
    ***
    DIŞARDA
    Points: 455.346, Level: 100
    Points: 455.346, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 100,0%
    Overall activity: 100,0%
    Achievements
    SiLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    EMEKTAR KURUCU

    .
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    ISPARTA
    Mesajlar
    18.956
    Points
    455.346
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Kalem suresİ


    KALEM SURESİ

    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
    • Nun. Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun. (1)
    • Sen, Rabbinin nimetiyle bir mecnun değilsin. (2)
    • Gerçekten senin için kesintisi olmayan bir ecir vardır. (3)
    • Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin. (4)
    • Artık yakında göreceksin ve onlar da görecekler. (5)
    • Sizden, hanginizin 'fitneye tutulup-çıldırdığını.' (6)
    • Elbette senin Rabbin, kimin kendi yolundan şaşırıp-saptığını daha iyi bilendir; ve kimin hidayete erdiğini de daha iyi bilendir. (7)
    • Şu halde yalanlayanlara itaat etme. (8)
    • Onlar, senin kendilerine yaranmanı (uzlaşmanı) arzu ettiler; o zaman onlar da sana yaranıp-uzlaşacaklardı. (9)
    • Şunların hiçbirine itaat etme: Yemin edip duran, aşağılık, (10)
    • Alabildiğine ayıplayıp kötüleyen, söz getirip götüren (gizlilik içinde söz ve haber taşıyan), (11)
    • Hayrı engelleyip sürdüren, saldırgan, olabildiğince günahkar, (12)
    • Zorba-saygısız, sonra da kulağı kesik; (13)
    • Mal (servet) ve çocuklar sahibi oldu diye, (14)
    • Kendisine ayetlerimiz okunduğu zaman: "(Bunlar) Eskilerin uydurma masallarıdır" diyen. (15)
    • Yakında biz onun hortumu (burnu) üzerine damga vuracağız. (16)
    • Gerçek şu ki, biz o bahçe sahiplerine bela verdiğimiz gibi, bunlara da bela verdik. Hani onlar, sabah vakti (erkenden ve kimseye haber vermeden) onu (bahçeyi) mutlaka devşireceklerine dair and içmişlerdi. (17)
    • (Bu konuda) Hiç bir istisna yapmıyorlardı. (18)
    • Fakat onlar, uyuyorlarken, Rabbin tarafından dolaşıp-gelen bir bela' onun üstünü sarıp-kuşatıverdi. (19)
    • Sonunda (bahçe) kökünden kuruyup-kapkara kesildi. (20)
    • Nihayet sabah vakti birbirlerine seslendiler. (21)
    • "Eğer ürününüzü devşirecekseniz erkence kalkıp-çıkın." (22)
    • Derken, aralarında fısıldaşarak çıkıp-gittiler: (23)
    • "Bugün sakın oraya hiç bir yoksul girip de karşınıza çıkmasın." (24)
    • (Yoksulları) Engellemeye güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler. (25)
    • Ama onu görünce: "Muhakkak biz (gideceğimiz yeri) şaşırmışız" dediler. (26)
    • "Hayır, biz (her şeyden ve bütün servetimizden) yoksun bırakıldık." (27)
    • (İçlerinde) Mutedil olan biri dedi ki: "Ben size dememiş miydim? (Allah'ı) Tesbih edip yüceltmeniz gerekmez miydi?" (28)
    • ki: "Rabbimiz seni tesbih eder, yüceltiriz; gerçekten bizler zalim imişiz." (29)
    • Şimdi birbirlerine karşı kendilerini kınamaya başladılar. (30)
    • "Yazıklar bize, gerçekten bizler azgınmışız" dediler. (31)
    • "Belki Rabbimiz, onun yerine daha hayırlısını verir; şüphesiz biz, yalnızca Rabbimize rağbet eden kimseleriz." (32)
    • İşte azab böyledir. Ahiret azabı ise, muhakkak çok daha büyüktür; bir bilseler. (33)
    • Doğrusu, muttaki olanlar için Rableri katında nimetlerle donatılmış cennetler vardır. (34)
    • Öyleyse, müslümanları suçlu-günahkar olanlar gibi (eşit) kılar mıyız? (35)
    • Size ne oluyor? Nasıl hüküm veriyorsunuz? (36)
    • Yoksa (elinizde) ders okumakta olduğunuz bir kitap mı var? (37)
    • İçinde, neyi seçip-beğenirseniz, mutlaka sizin olacak diye. (38)
    • Yoksa sizin için üzerimizde kıyamete kadar sürüp gidecek bir yemin mi var ki siz ne hüküm verirseniz o, mutlaka sizin kalacak, diye. (39)
    • Onlara sor: "Hangisi bunun savunuculuğunu yapacak? (40)
    • Yoksa onların ortakları mı var? Şu halde eğer doğru sözlü kimselerse, ortaklarını getirsinler. (41)
    • Ayağın üstünden (örtünün) açılacağı ve onların secdeye çağrılacakları gün, artık güç yetiremezler. (42)
    • Gözleri 'korkudan ve dehşetten düşük', kendilerini de zillet sarıp-kuşatmış. Oysa onlar, (daha önce) sapasağlam iken secdeye davet edilirlerdi. (43)
    • Artık bu sözü yalan sayanı sen Bana bırak. Biz onları, bilmeyecekleri bir yönden derece derece (azaba) yaklaştıracağız. (44)
    • Ben, onlara süre tanıyorum. Elbette benim düzenim (cezalandırmam) sapasağlamdır. (45)
    • Sen, onlardan bir ücret mi istiyorsun ki, onlar, haksız bir borçtan dolayı ağır bir yük altında kalmışlar? (46)
    • Yoksa gayb (görünmeyenin bilgisi) onların yanında mıdır ki, kendileri yazıp duruyorlar? (47)
    • Şimdi sen, Rabbinin hükmüne sabret ve balık sahibi (Yunus) gibi olma; hani o, içi kahır dolu olarak (Rabbine) çağrıda bulunmuştu. (48)
    • Eğer Rabbinden bir nimet ona ulaşmasaydı, mutlaka yerilmiş ve çıplak bir durumda (karaya) atılmış olacaktı. (49)
    • Fakat Rabbi onu seçti ve onu salih olanlardan kıldı. (50)
    • O inkâr edenler, zikri (Kur'an'ı) işittikleri zaman, seni neredeyse gözleriyle devireceklerdi. "O, gerçekten bir delidir" diyorlar. (51)
    • Oysa o (Kur'an), alemlere bir zikr (öğüt, hatırlatma, hüküm ve üstün bir şeref)den başka bir şey değildir. (52)

  2. #2
    ***
    DIŞARDA
    Points: 455.346, Level: 100
    Points: 455.346, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 100,0%
    Overall activity: 100,0%
    Achievements
    SiLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    EMEKTAR KURUCU

    .
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    ISPARTA
    Mesajlar
    18.956
    Points
    455.346
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kalem suresİ

    SÛRE HAKKINDA ÖZET BİLGİ
    Kalem Sûresi, Mekke-i Mükerreme’de 2.sırada nazıl olmuştur… 52 ayettir… Adını, ilk ayetindeki “Kalem” kelimesinden alan bu sûrenin diğer bir adı “Nun” Sûresi’dir…
    Kalem Sûresinde: Nun, Kalem ve yazdıkları… “İkra’”ya mazhar olan Hz.Rasûlullah’ın, ondan sonra nazıl olan bu ilk ayetler ile O’nun üstün özelliklerinin ve büyük ahlakının vurgulanması… Kureyş kafirlerinin/Rasûlullah’ı inkar edenlerin vasıfları… Zahiri mevkileri ne olursa olsun, Hak’dan ve Sistem’den gafil olanlara itaat edilmemesi… Cimrilik… Azabın kaynağı… Mücrim olmamak için müslim olmak lazım… Secdeye muktedir olamayanlar… Sahib-i Hut (Yunus) un ibreti… Kötü bakışlar (nazar)… Kur’an’ın öğüt olduğu alemler?,… gibi pek çok önemli konu açıklanmaktadır…
    Bazı hadis-i şerifler:
    Muhakkak ki Allah’ın ilk yarattığı Kalem ve Hut’tur (büyük balık’tır)… Ona (Kalem’e) dedi ki: “Yaz!”… (Kalem) dedi ki: “Ne yaziyim?”… “Kıyamet gününe kadar olacak herşeyi” dedi… Sonra (Hz.Rasûlullah): “Nuuun, velKalemi ve ma yesturun”u okudu… Nun, Hut’tur (büyük balık’tır) ve Kalem ise Kalemdir.
    “Nun, Levh-i Mahfuz’dur… Kalem, yayılan nur’dandır”.
    Muhakkak ki Allah’ın yarattığı ilk şey Kalem’dir… Sonra Nun’u yarattı; o (Nun) divittir… Sonra ona (Kalem’e) dedi ki: “Yaz!”… (Kalem) dedi ki: “Ne yaziyim?”… “Amel, rızık, eser ve ecel’den olan ve olacakları yaz” dedi… O da kıyamet gününe kadar olmuş ve olacakları yazdı… İşte “Nun velKalemi ve ma yesturun” kavli budur… Sonra Kalem’in üstünü mühürledi de artık (Kalem) kıyamet gününe kadar konuşmadı… Sonra Allah, aklı yarattı da şöyle dedi: “İzzetim hakkı için, sevdiğim kimselerde seni mükemmel kılacağım, buğzettiğim kimselerde ise seni noksanlaştıracağım”.
    AYETLERİN MÂNÂSI
    BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHIYM
    1-) Nuuun velKalemi ve ma yesturun;
    Nun (Evrensel Enerji) !… Kalem’e (Akıl’a) ve satır satır yazdıklarına (kader’e) kasem ederim ki,

    2-) Ma ente Binı’meti Rabbike Bimecnun;
    Sen, Rabbinin ni’meti ile (o ni’met sayesinde; B sırrınca o ni’met olarak) bir (Bi-) mecnun (deli, aklı örtülmüş) değilsin.

    3-) Ve inne leke leecren ğayre memnun;
    Muhakkak ki senin için kesilmeyen bir ecir vardır.

    4-) Ve inneke le alâ hulukın ‘azıym;
    Ve muhakkak ki sen aziym bir (ilahi) ahlak üzeresin.

    5-) Fesetubsıru ve yubsırun;
    Yakında (vefatla) sen de göreceksin, onlar da görecekler;

    6-) Bieyyikümülmeftun;
    (Bi-) hanginiz meftun (fitneye tutulmuş, mecnun) dur.

    7-) İnne Rabbeke HUve a’lemu Bimen dalle ‘an sebiyliHİ, ve HUve a’lemu Bilmühtediyn;
    Muhakkak ki senin Rabbin, yolundan kimin saptığını (B sırrınca) daha iyi bilir… O, doğru yola/hidayete erenleri de (B sırrı gereği) daha iyi bilir.

    8-) Fela tutı’ıl mükezzibiyn;
    O halde yalanlayanlara itaat etme!.

    9-) Veddu lev tudhinu feyudhinun;
    Arzu ettiler ki, sen yumuşak (batıla uzlaşmacı) davranasın da onlar da yumuşak/musamahakar davransınlar.

    10-) Ve la tutı’ külle hallafin mehiyn;
    Ve itaat etme; çokça yemin eden (Allah’dan ve sünnetullah’tan gafil, yalancı), bayaği-aşağılık (vahdet’i-diyn’i kabulde istidadı zayıf) her kişiye,

    11-) Hemmazin meşşain Binemiym;
    Hammaz (çokça alay eden, ayıplayan), laf taşıyan/koğuculuk yapana (insanların arasını ifsad edene),

    12-) Menna’ın lilhayri mu’tedin esiym;
    Durmadan hayra (İslam’ın yaşanılmasına) engel olan, haddi aşan, günahkara,

    13-) ‘utullin ba’de zâlike zeniym;
    Kaba (cahil; küfründe katı, taassubu şiddetli), bunlardan sonra (bir de) zeniym (kulağı kesik, şirk-küfür’de işaretli, soysuz) a.

    14-) En kâne zâ malin ve beniyn;
    Mal ve oğullar sahibi olmuş diye (mi itaat edeceksin sanki).

    15-) iza tütla aleyhi ayatuNA kale esatıyrul evveliyn;
    Ayetlerimiz ona (Velid B. Muğiyre’ye) tilavet edildiğinde: “Evvelkilerin masallarıdır” dedi.

    16-) Senesimuhu ‘alelhurtum;
    Yakında hortumunun üzerine damgalayacağız onu.

    17-) İnna belevnahüm kema belevna ashabelcenneti, iz aksemu leyasri münneha musbihıyn;
    Doğrusu biz onları, o cennet ashabı’nı (bahçe halkını; Darvan Oğulları’nı) belalandırdığımız (imtihan ettiğimiz) gibi belalandırdık… Hani, sabah vaktine girerlerken onu mutlaka kesip devşireceklerine kasem etmişlerdi.

    18-) Ve la yestesnun;
    (İnşallah diye) istisna da yapmıyorlardı.

    19-) Fetafe ‘aleyha taifun min Rabbike ve hüm naimun;
    Onlar uyurlarken, Rabbinden (gelen) bir tavaf edici (etrafını dolaşıcı) onu (o bahçeyi) tavaf etti (etrafını dolaştı; bela onu sardı).

    20-) Feasbehat kessariym;
    (O bahçe) sariym gibi oldu (simsiyah kesildi; münbit olmayan kara toprak oldu).

    21-) Fetenadev musbihıyn;
    Sabah vaktine girerlerken birbirlerine nida ettiler:

    22-) Eniğdu ‘alâ harsikum in küntüm sarimiyn;
    Eğer kesip devşirecekseniz, ekininize sabah erken gidin” (diye).

    23-) Fentaleku ve hüm yetehafetun;
    Aralarında gizlice konuşarak yola koyulup gittiler.

    24-) En la yedhulennehelyevme ‘aleyküm miskiyn;
    Sakın bugün hiçbir miskiyn (yoksul) ona (bahçeye) girip yanınıza gelmesin” (diye).

    25-) Ve ğadev ‘alâ hardin kadiriyn;
    Kasdettikleri (yoksulları) engellemeye (zanlarınca) kadirler oldukları halde sabah erkenden gittiler.

    26-) Felemma raevha kalu inna ledallun;
    Vaktaki onu (azab inmiş bahçelerini) gördüklerinde: “Doğrusu biz sapkınlarız (yoldan çıkmışlarız; yanlış yere geldik)” dediler.

    27-) Bel nahnu mahrumun;
    Hayır, biz mahrumlarız” (dediler).

    28-) Kale evsetuhüm elem ekul leküm levha tüsebbihun;
    Onların evsatı (orta yolda-mu’tedil olanı) dedi ki: “Ben size, (Rabbinizi) tesbih (tenzih) etsenize, demedim mi?”.

    29-) Kalu subhane Rabbina inna künna zalimiyn;
    Dediler ki: “Subhan’dır Rabbimiz!… Muhakkak ki biz zalimler imişiz”.

    30-) Feakbele ba’duhüm ‘alâ ba’dın yetelavemun;
    Ardından birbirlerine ikbal edip (dönüp, yönelip) birbirlerini levmetmeye başladılar.

    31-) Kalu ya veylena inna künna tağıyn;
    Dediler ki: “Yazıklar olsun bize!… Doğrusu biz tuğyan (azgınlık, nefsanilik) edenler imişiz”.

    32-) ‘asa Rabbuna en yubdilena hayren minha inna ila Rabbina rağıbun;
    Umulur ki Rabbimiz onun yerine bize ondan daha hayırlısını verir… Muhakkak ki biz (artık) Rabbimize rağbet edicileriz”.

    33-) Kezâlikel’azâb* ve le’azâbul’ahıreti ekber* lev kânu ya’lemun;
    İşte böylecedir azab!.. (Tevbe nasip olmazsa) Ahiret’in azabı ise elbette ekberdir… Eğer bilselerdi.

    34-) İnne lilmüttekıyne ‘ınde Rabbihim cennatin na’ıym;
    Muhakkak ki muttekıyler için, Rableri indinde Naim cennetleri vardır.

    35-) Efenec’alülmüslimiyne kelmücrimiyn;
    Müslimleri, mücrimler gibi kılar mıyız hiç?.

    36-) Ma leküm keyfe tahkümun;
    Ne oluyor size?… Nasıl hüküm veriyorsunuz?.

    37-) Em leküm Kitabun fiyhi tedrusun;
    Yoksa sizin bir kitabınız var da ondan mı ders edip okuyorsunuz?.

    38-) İnne lekum fiyhi lema tehayyerun;
    Ki onun içinde beğenip seçtiğiniz herşey (keyfinize göre hükümler) sizindir (Allah’ın yarattığı Sistem ve düzen’e tabi değilsiniz mi?).

    39-) Em leküm eymanun ‘aleyna baliğatun ila yevmilkıyameti inne leküm lema tahkümun;
    Yoksa sizin bizim üzerimizde “Kendiniz ne hüküm verirseniz, muhakkak sizindir” diye kıyamet gününe kadar ulaşan (sürecek) yeminleriniz mi var?.

    40-) Selhüm eyyuhüm Bizâlike za’ıym;
    Sor onlara: Onların hangisi buna (böyle bir şeye B sırrınca) kefildir?.

    41-) Em lehüm şurekâ’u, felye’tu Bişürekâihim in kânu sadikıyn;
    Yoksa onların ortakları mı var?… Eğer doğru söyleyenler iseler, getirsinler (Bi-) ortaklarını!.

    42-) Yevme yükşefu ‘an sakın ve yud’avne iles sucudi fela yestetıy’un;
    Baldırdan açılacağı (herşeyin görüleceği) ve secde’ye davet olunacakları gün, (secdeye) muktedir olamayacaklardır.

    43-) Haşi’aten ebsaruhüm terhekuhüm zilletun, ve kad kânu yud’avne ilessucudi ve hüm salimun;
    Gözleri huşu’da (dehşetten önlerine eğik), kendilerini de bir zillet kaplamış oldukları halde… Halbuki onlar salimler (sapasağlam; vefattan önce) iken de secde’ye da’vet olunuyorlardı.

    44-) Fezerniy ve men yükezzibu Bihazelhadiys* senestedricuhüm min haysü la ya’lemun;
    (Rasûlüm) artık beni ve bu hadisi (Kur’an’ı B sırrınca) yalanlayanı (başbaşa) bırak… Onları hiç bilmedikleri taraftan tedrici olarak helake götüreceğiz (istidrac yaparız).

    45-) Ve ümliy lehüm* inne keydiy metiyn;
    Mühlet (te) veririm onlara… Muhakkak ki benim tuzağım metiyn’dir (pek sağlamdır; kurtulmak mümkün değil).

    46-) Em tes’eluhüm ecren fehüm min mağremin müskalun;
    Yoksa onlardan bir ecir (karşılık) istiyorsun da (haliyle) onlar borçtan ağır bir yük altına mı girmişler?.

    47-) Em ‘ındehümülğaybu fehüm yektubun;
    Yoksa ğayb onların indinde (onlara göre) de, onlar mı yazıyorlar?.

    48-) Fasbir lihükmi Rabbike ve la tekûn kesahıbilHut* iz nada ve huve mekzum;
    Rabbinin hükmüne sabret (kazasına razı ol) ve Sahib-i Hut (balık sahibi/balığın dostu-arkadaşı; Yunus) gibi olma… Hani O gamla dolu/mahbus olduğu halde nida etmişti.

    49-) Levla en tedarekehu nı’metun min Rabbihi lenübize Bil’arai ve huve mezmum;
    Eğer Ona Rabbinden bir ni’met erişmemiş olsaydı, aşağılanmış halde (B gerçeğince) çıplak araziye atılırdı (kendine terkedilirdi).

    50-) Fectebahu Rabbuhu fece’alehu minessalihıyn;
    Rabbi Onu ictiba etti (seçti; arındırdı) da Onu salihlerden kıldı.

    51-) Ve in yekâdülleziyne keferu leyuzlikuneke Biebsarihim lemma semi’uzZikre ve yekulune innehu lemecnun;
    Muhakkak ki o kafir olanlar, Zikri işittiklerinde az kalsın (Bi-) gözleri ile seni devireceklerdi… “Muhakkak ki O, bir mecnundur” diyorlardı.

    52-) Ve ma huve illâ zikrun lil’alemiyn;
    Halbuki O, alemler için ancak bir Zikir’dir (öğüt, düşündürücü, arındırıcı, hatırlatıcı, idrak ettiricidir).

  3. #3
    ***
    DIŞARDA
    Points: 455.346, Level: 100
    Points: 455.346, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 100,0%
    Overall activity: 100,0%
    Achievements
    SiLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    EMEKTAR KURUCU

    .
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    ISPARTA
    Mesajlar
    18.956
    Points
    455.346
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kalem suresİ

    SÛRE HAKKINDA ÖZET BİLGİ
    Kalem Sûresi, Mekke-i Mükerreme’de 2.sırada nazıl olmuştur… 52 ayettir… Adını, ilk ayetindeki “Kalem” kelimesinden alan bu sûrenin diğer bir adı “Nun” Sûresi’dir…
    Kalem Sûresinde: Nun, Kalem ve yazdıkları… “İkra’”ya mazhar olan Hz.Rasûlullah’ın, ondan sonra nazıl olan bu ilk ayetler ile O’nun üstün özelliklerinin ve büyük ahlakının vurgulanması… Kureyş kafirlerinin/Rasûlullah’ı inkar edenlerin vasıfları… Zahiri mevkileri ne olursa olsun, Hak’dan ve Sistem’den gafil olanlara itaat edilmemesi… Cimrilik… Azabın kaynağı… Mücrim olmamak için müslim olmak lazım… Secdeye muktedir olamayanlar… Sahib-i Hut (Yunus) un ibreti… Kötü bakışlar (nazar)… Kur’an’ın öğüt olduğu alemler?,… gibi pek çok önemli konu açıklanmaktadır…
    Bazı hadis-i şerifler:
    Muhakkak ki Allah’ın ilk yarattığı Kalem ve Hut’tur (büyük balık’tır)… Ona (Kalem’e) dedi ki: “Yaz!”… (Kalem) dedi ki: “Ne yaziyim?”… “Kıyamet gününe kadar olacak herşeyi” dedi… Sonra (Hz.Rasûlullah): “Nuuun, velKalemi ve ma yesturun”u okudu… Nun, Hut’tur (büyük balık’tır) ve Kalem ise Kalemdir.
    “Nun, Levh-i Mahfuz’dur… Kalem, yayılan nur’dandır”.
    Muhakkak ki Allah’ın yarattığı ilk şey Kalem’dir… Sonra Nun’u yarattı; o (Nun) divittir… Sonra ona (Kalem’e) dedi ki: “Yaz!”… (Kalem) dedi ki: “Ne yaziyim?”… “Amel, rızık, eser ve ecel’den olan ve olacakları yaz” dedi… O da kıyamet gününe kadar olmuş ve olacakları yazdı… İşte “Nun velKalemi ve ma yesturun” kavli budur… Sonra Kalem’in üstünü mühürledi de artık (Kalem) kıyamet gününe kadar konuşmadı… Sonra Allah, aklı yarattı da şöyle dedi: “İzzetim hakkı için, sevdiğim kimselerde seni mükemmel kılacağım, buğzettiğim kimselerde ise seni noksanlaştıracağım”.
    AYETLERİN MÂNÂSI
    BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHIYM
    1-) Nuuun velKalemi ve ma yesturun;
    Nun (Evrensel Enerji) !… Kalem’e (Akıl’a) ve satır satır yazdıklarına (kader’e) kasem ederim ki,

    2-) Ma ente Binı’meti Rabbike Bimecnun;
    Sen, Rabbinin ni’meti ile (o ni’met sayesinde; B sırrınca o ni’met olarak) bir (Bi-) mecnun (deli, aklı örtülmüş) değilsin.

    3-) Ve inne leke leecren ğayre memnun;
    Muhakkak ki senin için kesilmeyen bir ecir vardır.

    4-) Ve inneke le alâ hulukın ‘azıym;
    Ve muhakkak ki sen aziym bir (ilahi) ahlak üzeresin.

    5-) Fesetubsıru ve yubsırun;
    Yakında (vefatla) sen de göreceksin, onlar da görecekler;

    6-) Bieyyikümülmeftun;
    (Bi-) hanginiz meftun (fitneye tutulmuş, mecnun) dur.

    7-) İnne Rabbeke HUve a’lemu Bimen dalle ‘an sebiyliHİ, ve HUve a’lemu Bilmühtediyn;
    Muhakkak ki senin Rabbin, yolundan kimin saptığını (B sırrınca) daha iyi bilir… O, doğru yola/hidayete erenleri de (B sırrı gereği) daha iyi bilir.

    8-) Fela tutı’ıl mükezzibiyn;
    O halde yalanlayanlara itaat etme!.

    9-) Veddu lev tudhinu feyudhinun;
    Arzu ettiler ki, sen yumuşak (batıla uzlaşmacı) davranasın da onlar da yumuşak/musamahakar davransınlar.

    10-) Ve la tutı’ külle hallafin mehiyn;
    Ve itaat etme; çokça yemin eden (Allah’dan ve sünnetullah’tan gafil, yalancı), bayaği-aşağılık (vahdet’i-diyn’i kabulde istidadı zayıf) her kişiye,

    11-) Hemmazin meşşain Binemiym;
    Hammaz (çokça alay eden, ayıplayan), laf taşıyan/koğuculuk yapana (insanların arasını ifsad edene),

    12-) Menna’ın lilhayri mu’tedin esiym;
    Durmadan hayra (İslam’ın yaşanılmasına) engel olan, haddi aşan, günahkara,

    13-) ‘utullin ba’de zâlike zeniym;
    Kaba (cahil; küfründe katı, taassubu şiddetli), bunlardan sonra (bir de) zeniym (kulağı kesik, şirk-küfür’de işaretli, soysuz) a.

    14-) En kâne zâ malin ve beniyn;
    Mal ve oğullar sahibi olmuş diye (mi itaat edeceksin sanki).

    15-) iza tütla aleyhi ayatuNA kale esatıyrul evveliyn;
    Ayetlerimiz ona (Velid B. Muğiyre’ye) tilavet edildiğinde: “Evvelkilerin masallarıdır” dedi.

    16-) Senesimuhu ‘alelhurtum;
    Yakında hortumunun üzerine damgalayacağız onu.

    17-) İnna belevnahüm kema belevna ashabelcenneti, iz aksemu leyasri münneha musbihıyn;
    Doğrusu biz onları, o cennet ashabı’nı (bahçe halkını; Darvan Oğulları’nı) belalandırdığımız (imtihan ettiğimiz) gibi belalandırdık… Hani, sabah vaktine girerlerken onu mutlaka kesip devşireceklerine kasem etmişlerdi.

    18-) Ve la yestesnun;
    (İnşallah diye) istisna da yapmıyorlardı.

    19-) Fetafe ‘aleyha taifun min Rabbike ve hüm naimun;
    Onlar uyurlarken, Rabbinden (gelen) bir tavaf edici (etrafını dolaşıcı) onu (o bahçeyi) tavaf etti (etrafını dolaştı; bela onu sardı).

    20-) Feasbehat kessariym;
    (O bahçe) sariym gibi oldu (simsiyah kesildi; münbit olmayan kara toprak oldu).

    21-) Fetenadev musbihıyn;
    Sabah vaktine girerlerken birbirlerine nida ettiler:

    22-) Eniğdu ‘alâ harsikum in küntüm sarimiyn;
    Eğer kesip devşirecekseniz, ekininize sabah erken gidin” (diye).

    23-) Fentaleku ve hüm yetehafetun;
    Aralarında gizlice konuşarak yola koyulup gittiler.

    24-) En la yedhulennehelyevme ‘aleyküm miskiyn;
    Sakın bugün hiçbir miskiyn (yoksul) ona (bahçeye) girip yanınıza gelmesin” (diye).

    25-) Ve ğadev ‘alâ hardin kadiriyn;
    Kasdettikleri (yoksulları) engellemeye (zanlarınca) kadirler oldukları halde sabah erkenden gittiler.

    26-) Felemma raevha kalu inna ledallun;
    Vaktaki onu (azab inmiş bahçelerini) gördüklerinde: “Doğrusu biz sapkınlarız (yoldan çıkmışlarız; yanlış yere geldik)” dediler.

    27-) Bel nahnu mahrumun;
    Hayır, biz mahrumlarız” (dediler).

    28-) Kale evsetuhüm elem ekul leküm levha tüsebbihun;
    Onların evsatı (orta yolda-mu’tedil olanı) dedi ki: “Ben size, (Rabbinizi) tesbih (tenzih) etsenize, demedim mi?”.

    29-) Kalu subhane Rabbina inna künna zalimiyn;
    Dediler ki: “Subhan’dır Rabbimiz!… Muhakkak ki biz zalimler imişiz”.

    30-) Feakbele ba’duhüm ‘alâ ba’dın yetelavemun;
    Ardından birbirlerine ikbal edip (dönüp, yönelip) birbirlerini levmetmeye başladılar.

    31-) Kalu ya veylena inna künna tağıyn;
    Dediler ki: “Yazıklar olsun bize!… Doğrusu biz tuğyan (azgınlık, nefsanilik) edenler imişiz”.

    32-) ‘asa Rabbuna en yubdilena hayren minha inna ila Rabbina rağıbun;
    Umulur ki Rabbimiz onun yerine bize ondan daha hayırlısını verir… Muhakkak ki biz (artık) Rabbimize rağbet edicileriz”.

    33-) Kezâlikel’azâb* ve le’azâbul’ahıreti ekber* lev kânu ya’lemun;
    İşte böylecedir azab!.. (Tevbe nasip olmazsa) Ahiret’in azabı ise elbette ekberdir… Eğer bilselerdi.

    34-) İnne lilmüttekıyne ‘ınde Rabbihim cennatin na’ıym;
    Muhakkak ki muttekıyler için, Rableri indinde Naim cennetleri vardır.

    35-) Efenec’alülmüslimiyne kelmücrimiyn;
    Müslimleri, mücrimler gibi kılar mıyız hiç?.

    36-) Ma leküm keyfe tahkümun;
    Ne oluyor size?… Nasıl hüküm veriyorsunuz?.

    37-) Em leküm Kitabun fiyhi tedrusun;
    Yoksa sizin bir kitabınız var da ondan mı ders edip okuyorsunuz?.

    38-) İnne lekum fiyhi lema tehayyerun;
    Ki onun içinde beğenip seçtiğiniz herşey (keyfinize göre hükümler) sizindir (Allah’ın yarattığı Sistem ve düzen’e tabi değilsiniz mi?).

    39-) Em leküm eymanun ‘aleyna baliğatun ila yevmilkıyameti inne leküm lema tahkümun;
    Yoksa sizin bizim üzerimizde “Kendiniz ne hüküm verirseniz, muhakkak sizindir” diye kıyamet gününe kadar ulaşan (sürecek) yeminleriniz mi var?.

    40-) Selhüm eyyuhüm Bizâlike za’ıym;
    Sor onlara: Onların hangisi buna (böyle bir şeye B sırrınca) kefildir?.

    41-) Em lehüm şurekâ’u, felye’tu Bişürekâihim in kânu sadikıyn;
    Yoksa onların ortakları mı var?… Eğer doğru söyleyenler iseler, getirsinler (Bi-) ortaklarını!.

    42-) Yevme yükşefu ‘an sakın ve yud’avne iles sucudi fela yestetıy’un;
    Baldırdan açılacağı (herşeyin görüleceği) ve secde’ye davet olunacakları gün, (secdeye) muktedir olamayacaklardır.

    43-) Haşi’aten ebsaruhüm terhekuhüm zilletun, ve kad kânu yud’avne ilessucudi ve hüm salimun;
    Gözleri huşu’da (dehşetten önlerine eğik), kendilerini de bir zillet kaplamış oldukları halde… Halbuki onlar salimler (sapasağlam; vefattan önce) iken de secde’ye da’vet olunuyorlardı.

    44-) Fezerniy ve men yükezzibu Bihazelhadiys* senestedricuhüm min haysü la ya’lemun;
    (Rasûlüm) artık beni ve bu hadisi (Kur’an’ı B sırrınca) yalanlayanı (başbaşa) bırak… Onları hiç bilmedikleri taraftan tedrici olarak helake götüreceğiz (istidrac yaparız).

    45-) Ve ümliy lehüm* inne keydiy metiyn;
    Mühlet (te) veririm onlara… Muhakkak ki benim tuzağım metiyn’dir (pek sağlamdır; kurtulmak mümkün değil).

    46-) Em tes’eluhüm ecren fehüm min mağremin müskalun;
    Yoksa onlardan bir ecir (karşılık) istiyorsun da (haliyle) onlar borçtan ağır bir yük altına mı girmişler?.

    47-) Em ‘ındehümülğaybu fehüm yektubun;
    Yoksa ğayb onların indinde (onlara göre) de, onlar mı yazıyorlar?.

    48-) Fasbir lihükmi Rabbike ve la tekûn kesahıbilHut* iz nada ve huve mekzum;
    Rabbinin hükmüne sabret (kazasına razı ol) ve Sahib-i Hut (balık sahibi/balığın dostu-arkadaşı; Yunus) gibi olma… Hani O gamla dolu/mahbus olduğu halde nida etmişti.

    49-) Levla en tedarekehu nı’metun min Rabbihi lenübize Bil’arai ve huve mezmum;
    Eğer Ona Rabbinden bir ni’met erişmemiş olsaydı, aşağılanmış halde (B gerçeğince) çıplak araziye atılırdı (kendine terkedilirdi).

    50-) Fectebahu Rabbuhu fece’alehu minessalihıyn;
    Rabbi Onu ictiba etti (seçti; arındırdı) da Onu salihlerden kıldı.

    51-) Ve in yekâdülleziyne keferu leyuzlikuneke Biebsarihim lemma semi’uzZikre ve yekulune innehu lemecnun;
    Muhakkak ki o kafir olanlar, Zikri işittiklerinde az kalsın (Bi-) gözleri ile seni devireceklerdi… “Muhakkak ki O, bir mecnundur” diyorlardı.

    52-) Ve ma huve illâ zikrun lil’alemiyn;
    Halbuki O, alemler için ancak bir Zikir’dir (öğüt, düşündürücü, arındırıcı, hatırlatıcı, idrak ettiricidir).

  4. #4
    ***
    DIŞARDA
    Points: 455.346, Level: 100
    Points: 455.346, Level: 100
    Level completed: 0%,
    Points required for next Level: 0
    Level completed: 0%, Points required for next Level: 0
    Overall activity: 100,0%
    Overall activity: 100,0%
    Achievements
    SiLa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    EMEKTAR KURUCU

    .
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Yer
    ISPARTA
    Mesajlar
    18.956
    Points
    455.346
    Post Thanks / Like
    Tecrübe Puanı
    10

    Standart Cevap: Kalem suresİ








Benzer Konular

  1. TÎn sÛresİ
    By Konyevi Nisa in forum T -Harfi
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 30.12.08, 13:24
  2. NÂs sÛresİ
    By Konyevi Nisa in forum N -Harfi
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 26.12.08, 12:01
  3. 68- Kalem
    By BaRLa in forum Kuran-ı Kerim meali
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21.06.08, 21:36
  4. Saf Suresİ 10-13
    By mücahitt in forum İman ve İslam
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 20.06.08, 06:20
  5. Fİl Suresİ
    By İslam-Gülü in forum Kur'an Tefsiri
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 19.06.08, 08:40

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •