Şabbat ve Hanuka katliamı
Esasında Tuba Ağacı gibi bir de Zakkum Ağacı vardır ve bu ağaçlar mübarek hanedanlıklar ile menhus hanedanlıkları sembolize ederler. Bu anlamda, Akasya ağacı masonların önemli sembolleri arasındadır. Günümüzde Filistin eksenli cihanşümûl mücadelede sembol olarak öne çıkan araçlardan birisi taştır. Naci Ali'nin Hanzalası'nın elinde taş vardır. Onun bütün silahı taştır. Filistinlilerin direncini temsil eden ikinci unsur olan ağaç ise Kur'an-ı Kerim'in mübarek olarak tesmiye ettiği ve tanımladığı Zeytin ağacıdır. Zeytin ağacı zamana karşı direnciyle ünlüdür. Filistinlilerin işgale karşı dirençli oldukları gibi. 'Vettini ve'z zeytuni' ayet-i celilesiyle hem incir hem de zeytin ağacı Filistin'i sembolize ettiği gibi aynı zamanda Filistinlilerin mazlumiyet, makhuriyet ve mağduriyetini de temsil etmektedir. Filistinlilerin ağacı olarak zeytin ağacı da Filistinlilerin kaderini paylaşmaktadır. Kaderine ortaktır. Filistinliler gibi köklerinden sökülmekte ve kurutulmaktadır. Zeytin ağacı en uzun ömürlü ağaçlardan birisidir. Dolayısıyla Filistinlilerin Filistin'deki ömrüyle zeytin ağacının ömrü adeta yaşıt ve akrandır. Bu açıdan, Filistindeki kozmik mücadelenin tarafları sadece Yahudiler veya Filistinliler veya Müslümanlar değildir. Bu kozmik savaşta aynı zamanda taşlar ve ağaçlar da yer almaktadır. Mevlana'nın deyimiyle nice biruh görünenler aslında ziruhturlar. Bu anlamda ağaç zaten canlı olduğu gibi taş dahi canlıdır. 'Ve in min şey'in illa yüsebbihu bihamdihi' ayet-i celilesi ışığında taşlar da canlıdır. Bundan dolayı Natakal hacer yani taş dile geldi denmiştir. Ve dolayısıyla Naci Ali'nin elinde tuttuğu ve Yahudilere karşı atılan taşlar da tarafsız değildir. Onlar cansız görünen bünyelerinde 'vema remeyte iz remeyte velakinnallaha rema/ ey habibim taşları attığında onları sen atmadın bilakis Biz attık' sırrını barındırıyorlar.
*
Bu itibarla, ahirzamanla alakalı hadislerde belirtildiği gibi Müslümanlarla Yahudiler arasında genel bir cepheleşme olduğunda taşlar ve ağaçlar dile gelecek ve Müslümanlara yol gösterecek ve 'Allah'ın kulu ey Müslüman arkamda bir Yahudi saklanıyor, onu hakla veya icabına bak' diyecek. Ancak Yahudilerin ağacı olan Garkad ağacı müstesna. Demek ki o da Zakkum Ağacı veya Tuba Ağacı gibi tarafsız değil. Tuttuğu bir taraf var. Belki ağacı bir nevi sembol olarak alırsak pekala çalı anlamına gelen Bush'u remzediyor olabilir. Dolayısıyla Bush hadis-i şerifin diliyle Yahudi çalısıdır. Ve döneminin sonunda kariyerini Gazze'de bir katliamla noktalamıştır. Bir fani için Müslümanların kara çalısı veya Yahudilerin Garkad'ı olmak az şey değildir. Yahudiliğe hizmetinden dolayı Livni tarafından unutulamaz bir figür olarak selamlanmış ve tanımlanmıştır. İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni, veda ziyaretine gelen Rice'a ilk sözleri, "Tam da ABD'deki seçimler bitmiş, buradaki başlarken geldiniz" olmuştur. Livni, ABD'nin yeni seçilmiş başkanı Barack Obama'nın, gerek temmuzda (2008) İsrail'i ziyareti sırasında, gerekse seçim kampanyası süresince yaptıklarıyla İsraillileri etkilediğini ifade etti. Bununla Ağlama Duvarındaki dua okumasını hatırlatmış oldu. İsrail ve ABD'nin stratejik iş birliğine sahip, ortak çıkarları ve bundan da önemlisi, ortak değerleri paylaşan iki ülke olduğunu savunan Livni, ülkesinin yeni ABD yönetimi ile aralarındaki mevcut ortaklığı da geliştirmek üzere birlikte çalışmayı istediğini ifade etti. Livni, "son 8 yılda, ABD Başkanı Bush'un iki ülke ilişkilerinin güçlenmesindeki katkılarını asla unutamayız" demiş.
Gerçekten de Bush İsrail tarihi açısından unutulmaz bir lider. Unutulmazlığını eylemleriyle ispat etmiş ve adı ve sanı İsrail tarihine altın harflerle yazılmıştır. Lakin Amerikan tarihi ve dünya tarihi onu siyasi, askeri ve ekonomik iflaslarla insanlığı dibe vurdurmakla hatırlayacaktır. Dolayısıyla İsrail'in tatlı hatıralarla yad edeceği Bush, başta ABD olmak üzere bütün dünya için acı bir hatıra olarak kalacaktır. Yahudiler onu Gargad olarak bağırlarına asabilirler ama dünyanın ve Müslümanların kara çalısıdır. Yahudilere hizmeti sadece Livni'nin methiyle sabit değildir. Giderayak vur patlasın çal oynasın tarzında ve ayakkabı skandalından sonra Yahudilerin Hanukkah bayramını kutlamış ve Beyaz Saray'da bunun için gürültülü bir parti vermiştir. Siyasi danışmanı veya daha doğrusu imansız şeytanı olan (Yahudi kökenli değil) Karl Rove da bu kutlamanın baş konuğu mesabesindedir. Adeta Mesih'in son akşam yemeğine nazire olan bu son Hanukkah yemeği ile siyasi kariyerine veda etmiştir. Hanukkah yani aşıklar bayramında gönüllerince eğlenmişler. Konuklar arasında ABD'nin kalbur üstü Yahudileri vardır. Partiye katılanlar şu isimlerden oluşmaktadır; Genel Savcı Michael Mukasey, ABD Ticaret Temsilcisi ve aynı zamanda Holokost bakiyesi bir ailenin kızı olan Susan Schwab, Senatör Joe Lieberman (I-Conn.) ve eşi Hadassah ve yine Cumhuriyet Partili Temsilci Eric Cantor (R-Va.) ve Beyaz Saray Üst Düzey Yöneticisi Josh Bolton ile Sam Fox, ve Tom Kahn. Bush'un gelişi de gidişi gibi olmuştur. İsrail'e hizmet için illa da Yahudi olmaya gerek yoktur. Kullanılmaya elverişli olmak kafidir.
Gazze'ye saldırının başlatıldığı cumartesi günü için kara Cumartesi katliamı denmiştir. Bir başka ifadeyle Şabbat katliamı. Şabbat'la birlikte Hanuka katliamı olduğunu da ortaya çıkmıştır. Nevzat Tarhan bu hususta şunları kaydetmektedir: İlginçtir saldırı Yahudi inancına göre kutsal bir günde yapıldı. Hanuka gününün özelliği Wikipedia da şöyle geçiyor; "Kudüs'te bulunan Tapınak IV. Antiochus (Antiyokus) tarafından ele geçirildi. Talmud'a göre Makabeler Tapınak'ı geri aldılar. Tapınağı Tanrı'ya yeniden adadıklarında...." İsrailliler, 2008 yılının Hanuka gününde de savaş başlatarak tapınaklarını alma yolunda bir adım atmış oldular. Rahip Nathanel Kapner de Yahudilerin iki bayramına birden denk gelen Gazze saldırısını şöyle değerlendiriyor: İsrail'in Gazze'deki sivil halka karşı olan canavarca saldırısı, 27 Aralık 2008'de Deccal Festivali Hanuka'da başladı.
MUSTAFA ÖZCAN

Milli Gazete
VanAsyaNur