***
DIŞARDA
Points: 455.346, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 100,0%
Achievements


Atasözlerine dil uzatmak -1-
Atasözlerine dil uzatmak -1-Bazı kimseler, atalarımızın tecrübe mahsulü kıymetli sözlerindeki incelikleri anlamadıkları veya ters anladıkları için, ceddimize dil uzatıyorlar. Halbuki atasözlerinin çoğu hadis-i şerif mealleridir. Yahut İslam âlimlerinin sözleridir.
Bazı örnekler verelim:
* (Dilini tutan başını kurtarır) atasözü için dinimize aykırı deniyor. Halbuki bu söz, bir hadis-i şerif mealidir. Susan, iki cihanda da başını dertten kurtarır. İbni Mesud hazretleri, (Hapse, dilden daha layık bir şey yoktur) buyurmaktadır. Hazret-i Ebu Bekir, konuşmamak için ağzına taş koyardı. Yine bir atasözü vardır:
Bana benden olur, her ne olursa,
Başım selamet bulur, dilim durursa.
Dilini tutmak, ona sahip olmakla ilgili birçok hadis-i şerif vardır. Bazıları şöyledir:
(Dilini tutan kurtulur.) [Tirmizi]
(Selamet isteyen, dilini tutsun!) [İ.Ebiddünya]
(En makbul amel dilini tutmaktır.) [Taberani]
(Dilini tutan, şeytanı mağlup eder.) [Taberani]
(Kurtuluş için dilini tut, evinde otur, günahların için ağla!) [Tirmizi]
(Kişiyi Cehenneme sürükleyen dilidir.) [Tirmizi]
(Dilini tutmayan, tam imana kavuşamaz.) [Taberani]
(Allah’ı görür gibi ibadet et, kendini ölmüş say, daha iyisi ise dilini tutmaktır.) [Taberani]
(Rahat olmak isteyen sağır, kör, dilsiz olmalıdır) sözüne de şahsiyetsizliğe sevk ediyor diye saldırıyorlar. Yukarıdaki hadis-i şerifler de bu sözün doğru olduğunu göstermektedir.
* (Her koyun kendi bacağından asılır) atasözü de yanlış anlaşılmamalıdır! Fransa’daki birinin günahı, Mısır’daki bir kimseden sorulmaz. Herkesin günahı, sevabı kendine aittir. Kur'an-ı kerimin çeşitli yerlerinde bu husus açıkça bildirilmiştir. Fakat kişi, emrinin altındakilerden mesuldür. Başkalarının işlediği kötülükleri önlemek herkesin vazifesi değildir. Abdülgani Nablusi hazretleri (Söz ve yazı ile emr-i maruf âlimlerin vazifesidir. Kalb ile, dua ederek günah işleyene mani olmaya çalışmak da her müminin vazifesidir. El ile müdahale ise devletin vazifesidir) buyuruyor.
* (Geç olsun da güç olmasın!) atasözüne de saldırılmaktadır. İnsanın fıtratında acelecilik vardır. Kur'an-ı kerimde mealen (İnsan pek acelecidir) buyuruluyor. [İsra 11]
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Acele şeytandan, teenni Allah’tandır.) [Tirmizi]
(Teenni eden isabet eder, acele eden hata eder.) [Beyheki] [Teenni, acelenin zıddıdır]
O halde, işlerde acele etmemeli ve hemen karar vermemelidir! Acele ile verilen kararlara şeytan karışır. Nefsin istediği bir şey hatıra gelince şeytan, "Fırsatı kaçırma, hemen yap!" der. Onun için kalbe gelen şeyi yapmadan önce, bu işten Allahü teâlâ razı olur mu, sevap mıdır, günah mıdır diye düşünmelidir! Günah değil ise yapmalıdır! Böylece teenni edilmiş, yani acele edilmemiş olur.
* (İyilikten maraz doğar) ve (İyiliğe iyilik olsaydı kara öküze bıçak olmazdı) atasözlerine saldırıyorlar. Bu sözlerin iyilik etmeyi engellediğini sanıyorlar. Genel olarak kötü kimseler, kadirşinas değildir, nankördür. Nitekim Kur'an-ı kerimde mealen (Allah ve Resulü kendi lütuflarından onları [kötüleri] zenginleştirdiği için öç almaya kalkıştılar) buyuruluyor. (Tevbe 74)
Demek ki kötü kimselerin, kendilerine iyilik edenlere zararları dokunabilir. Bunun için atalarımız, (İyilik et kele, duyursun seni ele) de, demişlerdir. Bu atasözleri, iyiliğin mutlaka zararlı olduğunu göstermiyor, kötülere iyilik edince onlardan bazı zararların gelebileceğini gösteriyor.
Hazret-i Ali, (Kerim kimse, iyilik görünce yumuşar, kötü kimse de, kendisine iyilik yapılınca katılaşır) buyuruyor.
Hazret-i Ömer de, (Kötü insanları mürüvvetsiz veya mürüvvetlerinin az olduğunu gördüm) buyurmaktadır.
Ebu Amr bin Ala buyuruyor ki:
(İyiye ihanet edince, kötüye iyilik edince, akıllıyı sıkıntıya sokunca, ahmağa acıyınca, kötü ile düşüp kalkınca şerrinden sakın!)
Allahü teâlâ, (Kendisine iyilik edene kötülük eden, benim nimetime nankörlük etmiş olur, kendisine kötülük edene iyilik eden de, bana şükretmiş olur) buyuruyor. Bir menfaat elde etmek için seninle arkadaşlık edenin şerrinden sakın! Çünkü beklediği şey kesilince; özür kabul etmez. (Şuab-ül-iman)
Genel olarak bir kimse, hiçbir menfaat beklemeden Allah rızası için, kötü birine de iyilik ederse, ondan zarar gelmez. Eğer, bir menfaat karşılığı iyilik ediyorsa, iyilik ettiği kimseden zarar gelebilir.
Hiçbir menfaat beklemeden, sırf Allah rızası için iyilik etmekten korkmamalıdır. Kötü kimse, buna zarar vermeye kalksa da, fazla başarılı olamaz. İyilik eden, kendine iyilik etmiş olur. Onun için atalarımız, (İyilikten kötülük gelmez), (İyilik eden iyilik bulur), (İyilik et, denize at, balık bilmezse Hâlik bilir) demişlerdir. Demek ki, iyilik balık için değil, Hâlik için, yani Allah rızası için yapılırsa zararı olmaz.
Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki: İhsan eden, iyilik eden sevilir. Hadis-i şerifte, (İhsan sahibi kimseyi sevmek, insanların yaratılışında vardır) buyuruldu. (Deylemi)
İnsan, ihsanın, iyiliğin kölesidir. Gönül, kendine iyilik edeni sever, kötülük edenden nefret eder.
İnsan, ister istemez iyilik edene karşı sevgi duyar. Bunun için Peygamber efendimiz şöyle dua ederdi:
(Ya Rabbi, kötü birinin, bana iyilik etmesini nasip etme!) [Deylemi]
Allahü teâlânın kullarına hizmet etmekle, dünya ve ahirette çeşitli nimetlere kavuşulur. İnsanlara iyilik etmek, onların işlerini güler yüzle ve tatlı dille ve kolaylıkla yapmak, insanı Allah sevgisine kavuşturur. Ahiret azaplarından kurtulmaya ve Cennet nimetlerinin artmasına sebep olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, nimetlerini kullarına ulaşmasına vasıta olanları çok sever.) [Deylemi]
(Her iyilik sadakadır.) [Tirmizi]
(İnsanların iyisi, insanlara iyilik eden kimsedir.) [İ. Ahmed]
(En iyiniz, kendisinden hep iyilik beklenilen ve şerrinden emin olunandır. En kötünüz, kendisinden iyilik beklenilmeyen ve şerrinden emin olunmayandır.) [Tirmizi]
(Layık olana da, olmayana da iyilik et! İyilik ettiğin kimse, buna layıksa ne iyi. Layık değilse, sen iyilik ehlinden olursun.) [İbni Neccar]
(İyilik zayi olmaz, kötülük unutulmaz, herkes ettiğini bulur.) [Beyheki]
O halde, maddi bir menfaat beklemeden herkese iyilik etmeye çalışmalıdır.