***
DIŞARDA
Points: 155.310, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 0%
Achievements


Keskin Görüşlü Avcı Kuşlar
Keskin Görüşlü Avcı Kuşlar
Avcı kuşların uzağı çok iyi gören gözleri vardır. Bu sayede avlarına doğru hamle yaptıklarında mesafe ayarını çok iyi yapabilirler. Ayrıca büyük gözler, daha çok görüntü hücresi içerirler. Bu da daha iyi görüntü demektir. Avcı bir kuşun gözünde bir milyondan fazla görüntü hücresi bulunur.
Bu sayede binlerce metre yükseklikten uçan kartallar, bu mesafeden yeryüzünü bütün detaylarıyla tarayacak kadar güçlü gözlere sahiptirler. Gelişmiş savaş uçaklarının binlerce metreden hedeflerini tespit etmesi gibi, kartallar da yeryüzündeki en küçük bir hareketi, en küçük bir renk farkını algılayarak avlarını tespit ederler. Kartal gözü aynı anda hem üçyüz derecelik geniş bir açıya sahiptir, hem de istediği görüntüyü altı ila sekiz misli büyütebilir. 4500 m yüksekte uçarken otuz bin hektarlık bir alanı gözleriyle tarayabilir. 1.500 metreden tarladaki otlar arasında kamufle olmuş bir tavşanı çok rahat ayırt edebilir. Kartalın bu olağanüstü göz yapısının, bu canlı için özel olarak belirlenmiş bir tasarım olduğu çok açıktır.
Kış Uykusuna Yatan Hayvanlar
Kış uykusuna yatan hayvanlar vücut ısıları dışardaki soğukla aynı düzeye inse bile yaşamlarını sürdürürler. Peki bunu nasıl başarırlar?
Memeliler sıcakkanlıdırlar. Yani normal şartlarda vücut ısıları hep sabit kalır, bedenlerindeki doğal termostatlar bu ısıyı sürekli ayarlar. Ancak kış uykusu sırasında küçük memelilerin, örneğin bir sincap faresinin 40 derece olan normal vücut ısısı sanki bir anahtarla çevirilir gibi donma derecesinin biraz üstüne çevirilir. Vücut metabolizması oldukça yavaşlar. Hayvan çok yavaş nefes almaya başlar ve normalde dakikada 300 olan kalp atışları dakikada 7-10'a düşer. Normal vücut refleksleri durur ve beynin elektriksel faaliyetleri adeta fark edilmeyecek kadar yavaşlar. Hareketsizliğin tehlikelerinden biri, çok soğuk havalarda dokuların donması ve buz kristallerinin bunları tahrip etmesidir. Ancak yine kendilerine verilen özellikler sayesinde kış uykusuna yatan hayvanlar böyle bir tehlikeden korunmuşlardır. Kış uykusuna yatan hayvanların bedenlerindeki sıvılar, yüksek molekül ağırlıkları olan kimyasal maddelerle tutulurlar. Bu sayede donma dereceleri daha düşer ve zarar görmeleri önlenmiş olur.1
Örümcek İpi
Dinopis isimli örümceğin mükemmel bir avlanma yeteneği vardır. Bu örümcek sabit bir ağ kurup avını beklemek yerine, küçük fakat son derece üstün özelliklere sahip bir ağ örer ve bu ağı avının üzerine atar. Ardından avını bu ağ ile iyice sarar. Yakalanan böceğin yapabileceği bir şey yoktur. Ağ o kadar mükemmel bir tuzaktır ki böcek çırpındıkça ağa daha çok dolanır. Örümcek besinini muhafaza edebilmek için avının üzerini yeni ipliklerle kapatarak onu bir anlamda "paketler".
Peki gerek mekanik tasarım gerek kimyasal yapı olarak bu kadar mükemmel olan bir ağı örümcek nasıl yapabilmiştir? Evrimcilerin iddia ettiği gibi örümceğin böyle bir şeyi tesadüfen öğrenmişolması imkansızdır. Örümcek, öğrenme, ezberleme gibi yeteneklerden, hatta bunu yapacak bir beyinden bile yoksundur. Kuşkusuz bu yetenek örümceğe, kendisini yaratan sonsuz kudret sahibi Allah tarafından verilmiştir.
Örümceklerin kullandıkları ipte çok önemli mucizeler gizlidir. Çapı bir milimetrenin binde birinden daha az olan bu iplik, aynı kalınlıktaki çelik telden 5 kat daha sağlamdır. Bu ipin bir diğer özelliği son derece hafif olmasıdır. Dünyanın çevresi boyunca uzatılacak bu ipin ağırlığı sadece 320 gramdır.*
Çelik, sanayi tesislerinde özel olarak üretilen, insanoğlunun imal edebildiği en sağlam malzemelerden biridir. Ancak bir örümcek kendi vücudunda bu malzemeden çok daha sağlam bir ip üretebilir. İnsanoğlu çeliği üretirken yüzyılların bilgi birikimi ve teknolojisini kullanır, örümcek ipini üretirken hangi bilgiyi ve teknolojiyi kullanmaktadır? Görüyoruz ki, insanoğlunun sahip olduğu bütün teknoloji ve teknik imkanlar bir örümceğin oldukça gerisindedir.
(*) "Structure and Properties of Spider Silk", Endeavour, Ocak 1986, sayı 10, s. 42.
Elektrikli Balıklar
Yılanbalığı ve vatos gibi balıkların bazı türleri, düşmanlarından korunmak veya avlarını etkisiz duruma getirmek için vücutlarında ürettikleri elektriği kullanırlar. Canlı olan herşeyde -insan da dahil- az bir miktar elektrik vardır. Ancak insan, bu elektriği yönlendiremez ve yararına kullanmak için onu kontrol altına alamaz. Söz konusu canlılar ise vücutlarında, 500-600 volta kadar çıkan elektrik akımı taşırlar ve bunu düşmanlarına karşı kullanabilirler. Dahası kendileri bu elektrikten olumsuz yönde etkilenmezler.
Kendilerini savunmak için tükettikleri enerji, bir süre sonra pilin şarj olması gibi tekrar dolar ve yeniden kullanılmaya hazır bir elektrik gücü oluşur. Balıklar küçük bedenlerindeki yüksek elektriği sadece savunma amacıyla kullanmazlar. Aynı zamanda karanlık sularda yönlerini tayin etmede de büyük önem taşıyan elektrik, cisimleri görmeden hissetmelerini sağlar. Balık vücudundaki elektriği kullanarak sinyaller gönderebilir. Bu elektrik sinyalleri katı cisimlere çarptığında değişerek geri yansır ve bu değişimler balığa o cisim hakkında bilgi verir. Balık cismin uzaklığını ve büyüklüğünü bu şekilde tespit edebilir.2
Özel Donma Sistemi
Donmuş bir kurbağa alışılmamış bir biyolojik yapıdır. Hiçbir hayat belirtisi göstermez. Kalp atışı, nefes alışverişi ve kan dolaşımı tamamen durmuştur. Ancak aynı kurbağa buzlar eriyince sanki uykudan uyanmış gibi normal yaşamına döner. Donma durumundaki bir canlı birçok ölümcül riskle karşı karşıyadır. Ancak kurbağa bu risklerden hiçbirini taşımaz. Kendisine verilen temel özellik bu durumda iken bol miktarda glikoz üretebilmesidir. Sanki bir diyabetik hasta gibi, kurbağanın kan şekeri seviyesi çok yüksek değerlere çıkmaktadır. Bazen bu seviyenin 550 milimol/litreye kadar çıktığı görülmüştür. (Bu değer normalde kurbağalar için 1-5, insan vücudu içinse 4-5 mmol/litredir.) Bu aşırı glikoz konsantrasyonu, normal durumlarda çok önemli sorunlara yol açmaktadır.
Donmuş bir kurbağada ise, bu aşırı glikoz, hücrelerden su çekilmesini önleyip büzülme olayını engellemektedir. Kurbağanın hücre zarı glikoza karşı oldukça geçirgendir; böylece glikoz, kolayca hücrelere girer. Vücutta yüksek miktarda bulunan glikoz donma sıcaklığını düşürür; bu sayede hayvanın vücut içi sıvısının çok az bir bölümü soğukta buz haline gelir. Araştırmacılar glikozun donmuş hücreleri de besleyebildiğini bulmuşlardır. Glikoz vücudun doğal yakıtı olmasının yanında üre sentezi gibi pek çok metabolik reaksiyonu da durdurur; bu sayede hücrenin değişik besin kaynakları çabuk tükenmez.
Peki bu miktarda glikoz kurbağada birdenbire nasıl oluşabilmektedir? Cevap ilginçtir: Canlının vücudunda bu iş için görevli çok özel bir sistem vardır. Deri üzerinde buz belirir belirmez karaciğere bir mesaj gider ve bu organ sahip olduğu glikojenin bir kısmını hemen glikoza çevirir. Karaciğere giden bu mesajın niteliği halen bilinmemektedir. Sinyal geldikten 5 dakika sonra kandaki şeker miktarı hızla artmaya başlar.3 Elbette hayvanın tam ihtiyacı olduğu bir dönemde, metabolizmasını, tüm ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tamamen değiştirecek bir sisteme sahip olması, ancak üstün bir akıl ve bilgi sahibi Yaratıcı'nın kusursuz planı sonucunda gerçekleşebilir. Hiçbir tesadüf bu kadar kusursuz ve kompleks bir sistemi meydana getiremez.
Hayvanlardaki Akıllı Plan: Kamuflaj Hayvanların hayatlarını sürdürebilmek için sahip oldukları özelliklerin biri de, kendilerini gizleme sanatı, yani "kamuflaj"dır. Hayvanlar iki sebepten dolayı kendilerini gizleme ihtiyacı duyarlar: Avlanmak ya da avcılardan korunmak için. Kamuflajı diğer yöntemlerden ayıran en önemli özellik ise, son derece büyük bir akıl, beceri, estetik ve uyum içermesidir. Hayvanların kamuflaj yöntemleri akıl almaz derecede şaşırtıcıdır. Ağaç kabuğuna gizlenmiş bir böceği veya yaprağın altında gizlenmiş bir başka canlıyı, bulunduğu yerden ayırdetmek neredeyse olanaksızdır. Bitkilerin özünü emen yaprak bitleri ise, bitki gövdelerinde diken taklidi yaparak beslenirler. Bu yöntemleri, en büyük düşmanları olan kuşları aldatacak, kuşlar bu dikenli bitkiye konmayacaklardır.