ne için yaşıyoruz
ne uğruna
ne olduğunu
nereye gittiğini
bilmeden ömrün
ve bilmiyoruz
zamanın nasıl geçtiğini
dökülen çökmüş bir bedenin ardından
iki damla gözyaşı kalıyor geriye
hayat dediğin nedir senin için
yaşamak için mi yaşıyorsun
hayat hep bir eğlenceden mi ibaret
bitmek tükenmek bilmeyen
zevklerinin peşinden koşmak mı
bir gün beyoğlunda bir gün etilerde
gezip tozmak mı hayat
sokak köşelerinde çürümüş bir gençlik
kahvelerde geçen bir ortayaş
geriye kalan
pişman olmuş bir ihtiyarlık
hayatın boyunca
doğru olan yanlışlarından
yanlış olan doğrularından
vazgeçmedin
belki de bulunduğun çevrenin
sana olan yansımasıydı bildiklerin
oysa her şeyi merak eden sen
neden merak etmedin
yanlışların doğruluğunu
doğruların yanlışlığını
neden doğrular karşısında sıkıştığında
yalan söylemeyi tercih ettin
neden korkularınla yüzleşmedin
hep insanı kötüye götüren
korkuları değil miydi..
ölüm
bir korku muydu senin için
belki de onun için
düşünmek istemiyordun ölümü
tercihlerini hep nefsin ile yaptın
oysa aklın ve fikrin vardı hep güvendiğin
neden şimdi o nefsinden
nefret ediyorsun
o değil miydi iten seni mala mülke
o değil miydi seni sürükleyen güzel şeylere
gördüğün hayatı
maddeden mi ibaret sandın
hiç düşünmedin mi seni yaratanı
oysa o’nu anlamak için
o kadar çok şey var ki
bir tebeşir
yazabilir miydi tahtaya
bir öğretmen olmadan
bir inşaat yapılabilir miydi
bir ustası olmadan
bir evren sahipsiz olabilir miydi
kabul ediyordun belki varlığını
davranışların
düşündüklerini yansıtmıyordu belki de
hiç kaçırmazdın değil mi
çok sevdiğin sokak konserlerini
her şeyi unutup
hayaller aleminde gezmeyi
kendinden geçercesine içmeyi
çok severdin değil mi
yine bir diskonun birindeyken
hayatı unutmuş içiyorken
bir adam girmişti içeriye
başında sarık elinde cübbesiyle
hatırlıyor musun sana söylediklerini
- oğlum elindekini içme
diyordu adam
- git kabeye dök diyordu
çok sinirlenmiştin hani
deli misin demiştin hocaya
kabeye dökülür mü hiç bira
adamı cevabı şöyleydi:
kabeyi hz. ibrahim yaptı
sen allah’ın (c.c) kendi nuruyla
yarattığı bedene döküyorsun ya
söyle nereye dökmek makbul ?
hüngür hüngür ağlıyordun ya hani..
şimdi pişmanlığın sebebi
boşa geçen gençlik değil mi
şuan hangi yaşta olursan ol
gözlerini kapat ve düşün
ne anladın şuana kadar yaşadıklarından
göz açıp kapamak kadar kısa geçmedi mi
şuana kadar yaşadıklarından aldığın zevk
devam ediyor mu hala
geçmişi geri getirebiliyor musun
getiremezsin
çünkü insan anı yaşar
yaptıklarıyla geçmişte kalır
insanı yaşatacak olan
doğru inançlarıdır
ve gün gelip pişman olduğunda
fayda etmeyecek pişmanlık ecel vaktinde
böyle söylediğime bakma
ölüm her an bekliyor kapıda
ve girdiğinde ölüm odana
götüreceği tek şey sen olacaksın
yanında götüreceğin tek şey
yaptığın ameller olacak...
dünyada ne kadar düşünürsen görevini
içindeki istek o kadar büyüyecek
ölümün ne kadar güzel olduğunu göreceksin
ölümü hasretle beklemeyi seveceksin...