***
DIŞARDA
Points: 455.346, Level: 100
Level completed: 0%,
Points required for next Level: 0
Overall activity: 100,0%
Achievements


Büyük Güne Hazirlik
Insanin kendini sorgulamasi, kritige tabi tutmasi ve hep olmasi gerekenle oldugu yeri düsünüp ona göre yeniden derlenip toparlanmasi diyebilecegimiz muhasebe, bir anlamda dini yasantimizin çok önemli bir yanini olusturuyor. Insan ne kadar kendini sorguya çeker ve bosluklarinin farkinda olursa o kadar dini yasantisina çeki düzen verebilir ve kendisine tevdi edilen emaneti hakkiyla tasimaya muvaffak olur. Yapilan hatalarin, islenilen günahlarin muhasebe ile farkina varildigi gibi, yapilmasi gerekip de yapilamayanlar da yine muhasebe ile anlasilabilir.
Muhasebe yapabilmek için her seyden önce insanin, neleri sorgulamasi gerektigini bilmesi yani konumunun farkinda olmasi gerekir. Kim oldugunu, niçin yaratildigini, insan olmanin ne demek oldugunu yine insan olmanin hangi sorumluluklari beraberinde getirdigini bilemeyen bir insanin kendisini bu anlamda sorguya çekmesi veya buna ihtiyaç hissetmesi düsünülemez. Muhasebe yapma, nefsini sürekli kritige tabi tutma ve yeri geldiginde onu yerden yere vurma ancak bilen insanin isidir ve varligin anlaminin farkinda olmanin emaresidir.
Insanin Mahiyeti
Insan olarak yaratilma ve yeryüzüne Kur’an’in ifadesiyle ‘mirasci’ kilinma kisiyi sürekli muhasebeye sevketmelidir. Tam olarak hakki zor verilse de insan “kullugumu ne kadar yerine getirebiliyorum?” endisesi içinde olmali ve hep eksiklikleri tamamlama pesinde kosmalidir. Insana tevdi edilen bu emaneti zayi etmeme ve hakiki Sahibine teslim edebilme; “Biz, emaneti (tesrii açidan degil, tekvini zaviyeden) göklere, yere, daglara teklif ettik de, onlar bunu yüklenmekten çekindiler ve böyle bir sorumluluktan korktular. (Mahiyet ve donanimi itibariyla) bu emaneti insan üzerine aldi. Dogrusu (pek çogu itibariyla) insanoglu, (bu emanetin hakkini gözetemediginden), çok zalim ve çok cahil bir duruma düstü.” ayetinde de anlasildigi gibi zorlardan zor bir meseledir. Varligin tekliften, sorumluluktan kaçindigi bir yerde insan bu mesuliyeti yüklenmis ve zora talip olmustur.
Bütün mahlukatin içerisinde insana digerlerinden farkli olarak akil ve suur ihsan edilmis ve ona farkli bir mana yüklenmistir. Düsünebilme, degerlendirebilme, dogruyu yanlisi birbirinden tefrik edebilme istidatlarinin yaninda inkisafa açik birçok latifelerle donatilmis ve bütün bunlarla Zat-i Uluhiyete ayna olma ve marifete ulasma, oradan da muhabbete erme ve kulluk mertebelerinde adim adim ilerleme vazifesiyle donatilmistir. Imani ve marifetiyle yeryüzüne mirasçi kilinmis ve orada tasarruf yetkisi verilmistir.